Kömür madeni ve termik santraliyle gündeme gelmesine alışık olduğumuz Soma’nın bir köyü olan Darkale, sahip olduğu kırsal, kültürel ve mimari değerleriyle bu bölgede bambaşka şeyler yapılabileceğinin de kanıtı aslında. Darkale’yi özel kılan ise bu potansiyelin bir grup gönüllünün elini taşın altına koymasıyla ortaya çıkması.
Derince bir vadinin içine gizlenmiş ve sırtını yüksek, kayalık dağlara yaslamış bir köy Darkale, ya da diğer adıyla Tarhala. Adı çok fazla duyulmasa da umutla ve sabırla ortaya çıkarılmayı bekleyen gizli kalmış bir hazine adeta. Özgün mimari dokusuyla dikkat çeken köyün dar ve yokuş sokaklarında dolaşırken tarihte bir yolcuğa çıkıyor insan.
Soma’nın 3 kilometre güneyinde yer alan köyün Mysia’daki Trakhoula kentçiğinin ardılı olduğu biliniyor. Tarihçi Bilge Umar’a göre köyün adı da Trakhoula’nın Tükçe’ye uydurulmuş hali. Umar ‘Tarihsel Yer Adları’ isimli kitabında Darkale’nin Bizans İmparatorluğu’nun son piskoposlar listelerinde adı geçen bir kent olduğunu ve geçen yüzyılda Rumlarca Trakhala, Türklerce Darkale olarak anıldığını belirtiyor. Trakhala adının ise Rumcada kayalık, taşlık anlamı taşıyan Trakhys sözcüğünden türetilmiş olduğunu yine kendisinden öğreniyoruz. Tarih araştırmacısı Remsey ise Soma yakınlarında, geçmişi Bergama Krallığı’na kadar uzanan Germe adında bir kent olduğunu belirtiyor. Germe’nin bugünkü Darkale yakınlarında kurulmuş olabileceği tahmin ediliyor.
Darkale’nin en dikkat çekici değerlerinin başında kuşkusuz evleri geliyor. Köyün günümüze kadar ulaşan tarihi evlerinin mimarisi tıpkı Safranbolu, Kula ve Beypazarı evleri gibi Osmanlı devri özelliklerini taşıyor. Daracık sokaklara, şahniş ya da şahnişin adı verilen ahşap cumbalar ile dahil olan evlerin temeli taş duvardan, üst katları ise ahşap malzemeden yapılmış. Avluya açılan büyükçe ahşap giriş kapısından yine ahşap merdivenlerle “hayat” denilen sofalara çıkılıyor. Buradan Safranbolu örneklerinde gördüğümüz geometrik desenli, ahşap, oyma tavan göbeği ile süslü odalara giriliyor.
Darkale kalabalık nüfusu ve kendi kendine yeten ekonomisiyle geçmişte büyük bir köymüş. Ancak köyün hemen yanı başında bulunan Soma hızla büyüyüp modern bir kent olunca Darkaleliler de 1980’li yıllardan itibaren Soma’ya göçmeye başlamış. Bu göçler sonucu tarihi Darkale evleri terkedilmiş, sahipsiz ve bakımsız kalmış. Hatta günümüzde o güzelim evler yer yer yıkılmış, geri kalanları yıkılmaya yüz tutmuş ve dokunup kurtaracak sihirli elleri bekler hale gelmiş.
Güzelim köyün gözleri önünde yok olup gitmesine izin vermek istemeyen bir grup gönüllü bu gidişe dur demiş. Çoğu Darkaleli, Somalı hatta Manisalı dahi olmayan, mimarından maden mühendisine, esnafından grafikerine, bilgisayarcısından öğretmenine bir gurup gönüllü köyün makus talihini yenmesi için el birliğiyle çalışmaya başlamış. ‘Darkale Yenileme ve Yaşatma Projesi’ işte böyle bir sivil insiyatif sonucunda ortaya çıkmış. Projeye Manisa Valiliği, Soma Kaymakamlığı, Soma Belediyesi, Soma Ticaret ve Sanayi Odası da destek olmuş. En büyük destek ise Opet’ten gelmiş. Opet Yönetim Kurulu Üyesi Nurten Öztürk, köyü uzman bir heyet ile birlikte ziyaret etmiş. Ve nihayet Darkale Opet’in yürüttüğü “Örnek Köyler” projesine dahil olmuş.
Köyün fiziki olarak yenilenmesi, tarihi, kültürel ve sosyolojik araştırmaların bilimsel verilere dayandırılarak derin bir analizle ortaya konulması ve tüm bunların turizme kazandırılması amacıyla yürütülen çalışmalar böylece meyvesini vermeye başlamış.
Doğa sporlarına çok elverişli
Çevresi çam ormanlarıyla kaplı olan Darkale doğa sporları meraklılarının aradığı birçok önemli zenginliğe sahip. Sırtını yasladığı Asartepe ve Tuzlutepe’nin dik kayaları her yıl dağcıları ve kaya tırmanıcılarını ağırlıyor. Köyün çevresinde bulunan sayısız yürüyüş ve bisiklet parkuru doğa sporları meraklılarını Darkale’ye çekiyor. Bölgede doğa yürüyüşü yapanlar bir yandan manzaranın tadını çıkarırken diğer yanda antik çağda köyü Bergama’ya bağlayan Bergama Krallığı döneminden kalma antik yollarda yürüyebiliyorlar. Darkale doğal yaşamla öylesine iç içe ki yürüyüş yaparken köyün 3-5 kilometre ötesinde yaşayan yabani atlarları görebilmek mümkün.
Darkale’nin çevresi flora açısından da oldukça zengin. Hercai menekşeler, orkideler, süsenler, ters laleler ve sayısız türde çiçekler görülmeye değer. Bahar aylarında köyün çevresinde yürümeniz bu güzelim çiçeklerle karşılaşmanız için yeterli.
Köydeki geleneksel yaşam, tarihi evler, daracık sokaklar, mimari doku gezginlerin ve fotoğrafçıların da ilgisini çekiyor. Birçok fotoğraf derneği ve fotoğrafçı Darkale’ye gezi düzenleyerek bu eşsiz görüntüleri yakalayabiliyor.
Tarhala Barana geleneği yaşatılıyor
Darkale doğal güzelliklerinin yanı sıra gelenek ve göreneklerini de kaybetmemiş bir köy. Köyde yaşayanlardan kurulan folklor ekibinin sergiledikleri oyunlar özgün ve tamamen geleneksel yapıda sahneye aktarılıyor. 2006 yılında davet edildikleri Kültür Bakanlığı Mahalli Halk Dansları Yarışması’nda oyunları ve kıyafetleriyle büyük beğeni kazanan ekip sonrasında birçok ulusal televizyon kanalında Darkale ve Soma kültürünü yansıtmak amacıyla oyunlar sergilemiş. Bu ekibin en önemli özelliği unutulmaya yüz tutmuş Tarhala Barana oyunlarını tekrar gün yüzüne çıkarması.
Köyün bir diğer özelliği de çok eskiden beri süre gelen bir gelenek olarak köylü kadınların el emeği ve göz nuru ile ortaya çıkardıkları iğne oyaları. Gelin başı süslemede ve özel günlerde giydikleri kıyafetlerde kullandıkları bu oyalar köyün özgün folklorik değerlerinden biri olarak biliniyor.
Dünya madencilik tarihinde bir ilk
Darkale aynı zamanda kömür rezervleriyle ünlü Soma’nın önemli bir kömür üretim merkezi. Yörede 1900’lü yılların başında Osman Ağa tarafından bulunan kömür o tarihlerde bir maden ocağı açılarak işletilmeye başlanmış. Osmanlı döneminde, 1.Dünya Savaşı sırasında köydeki erkeklerin tamamına yakınının Çanakkale ve çeşitli cephelerde savaşması nedeniyle kömür Darkaleli kadınlar tarafından yeraltından çıkarılmış. Kadınların maden ocaklarında çalışmasının hem çok zor hem de yasak olduğu çağımızda o dönem Akile Abla, Berberlerin Fatma Çavuş, Keskin Nine, Göllü Nine gibi Darkaleli kadınların yaptığı madencilik, dünya madencilik tarihinde ender rastlanan önemli bir olay olarak kayıtlara geçmiş.
Nardan doğan lezzet
Her yıl eylül ve ekim ayları geldiğinde köyün bütün kadınlarını tatlı bir telaş sarar, Darkale’nin nar ekşisini yapma zamanı gelmiştir çünkü. Köyün içindeki sokaklarda ve çevredeki bahçelerde organik diyebileceğimiz, tamamen doğal koşullarda yetişmiş nar ağaçlarından toplanan ekşi narların önce taneleri çıkartılır, sonra suyu sıkılarak kaynatılır. Bu zahmetli işin sonucunda tadıyla, kokusuyla ve eşsiz lezzetiyle Darkale nar ekşisi ortaya çıkar. Eğer nar zamanı Darkale’ye yolunuz düşerse, her sokakta, her köşede kadınların nar ekşisi ile uğraştığına tanık olursunuz.
Meşhur Darkale dondurması
Şimdilerde çok fazla üretilmeyen Darkale dondurması bölgede oldukça ünlü. Elektrik ve buzdolabının yaygın olmadığı 1970’li yıllardan önce Darkaleli birçok aile geçimini dondurmacılık yaparak sağlarmış. Bu dondurmaları Akhisar, Kırkağaç, Bergama gibi ilçelerde kurulan pazarlarda satarlarmış. Darkaleli dondurmacılar, yakındaki orman içlerine yaptıkları taş örgü çukurlar içine dolan karları sıkıştırıp buz haline getirir, üzerlerini çam pürçekleriyle, ağaç dallarıyla örterek Temmuz, Ağustos aylarına kadar bu karları dondurma yapımında kullanırlarmış. Meşhur Darkale dondurmasının eşsiz tadının, sütünden ve yörede bol miktarda bulunan doğal orkidelerden elde edilen salepten geldiği söylenir.
Nasıl gidilir?
Darkale’ye İzmir’den gelmek için Akhisar’dan Soma yoluna sapılır, 45 kilometre sonra Soma’ya ulaşılır. Balıkesir üzerinden gelmek isteyenler 90 kilometrelik Balıkesir-Savaştepe-Soma yolunu kullanabilir. Çanakkale yönünden gelecekler Bergama’dan 40 kilometre sonra Soma’ya ulaşabilir. Darkale’de henüz konaklama imkânı yok. Fakat yakın zamanda köydeki tarihi evlerin bir kısmında pansiyonculuğa başlanacak. Şimdilik Darkale’yi ziyaret edenler Soma’daki otellerde konaklayabilir.
Türkiye’nin gizli kalmış, gün yüzüne çıkarılmayı bekleyen, marka olabilecek önemli bir tarihsel, kültürel ve mimari hazinesi olan Darkale, sabırsızlıkla onu keşfedecek gezginleri bekliyor.